Abdal’ın “İnsan İnsan” Şiiri ve Fazıl Say’ın Büyülü Yorumu

12 Temmuz 2014
Okuma süresi 4 dk

Muhyiddin Abdal, 1400’lü yılların sonlarında Edirne civarında doğmuş ve Anadolu’nun tasavvuf geleneğinde önemli bir yer edinmiş Bektaşi ulularından biridir. Hayatı hakkında sınırlı bilgi bulunmakla birlikte, adı 16. yüzyıl Bektaşi menakıpnamelerinde geçmektedir. İnsanı Tanrı’nın bir yansıması olarak gören tasavvufi anlayışıyla eserlerini şekillendirmiştir. O yüzden eserlerinin çoğunda insanı ve insanın yaratılışındaki sırları merkezine almış, varlık ve yokluk kavramlarını derinlemesine irdelemiştir. Bu bağlamda, “İnsan İnsan” şiiri, insanın içsel yolculuğunu ve hakikati bulma arayışını anlatan en çarpıcı eserlerinden biridir.

Fazıl Say, bu şiiri bir halk şiiri antolojisi kitabında keşfetmiş ve 24 yaşındayken bestelemiş. Ancak bugün bildiğimiz hali, 2006 yılında kaydedilmiş ve 2013 yılının sonunda yayımladığı “İlk Şarkılar” adlı albüm ile piyasaya çıkmış. Bu albüm, Say’ın Ömer Hayyam, Nâzım Hikmet, Metin Altıok, Cemal Süreya, Orhan Veli Kanık, Can Yücel ve Pîr Sultan Abdal gibi önemli şairlerin şiirlerine yazdığı bestelerden oluşuyor.

“İnsan İnsan” parçası, albümdeki diğer eserlerden farklı olarak dikkat çeken bir özelliğe sahip: Fazıl Say, şarkının sonuna elektronik altyapıyla güçlendirilmiş ve şiddeti artıp azalan bir uğultu eklemiş. Bu uğultunun, 2013 yılının başında yaşanan Gezi Parkı olayları sırasında kaydedilen seslerden derlendiği iddia ediliyor. Şarkıyı, Cem Adrian, Güvenç Dağüstün, Burcu Uyar ve Selva Erdener gibi usta isimler seslendirmiş. Say, bu şarkının hayatındaki ilk ve son elektronik altyapılı şarkı olduğunu ifade ederek müzikal kariyerindeki özel yerini vurgulamış. “İnsan İnsan”, yayımlandıktan kısa bir süre sonra büyük bir popülerlik kazandı. Şarkı, birçok diziye fon müziği oldu ve 2019 yılında “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” filminde de yer aldı.

Fazıl Say, şarkısında Muhyiddin Abdal’ın şiirinin birinci, altıncı ve ikinci kıtalarını kullanmıştır. Ancak ikinci kıtayı orijinalinden bir miktar değiştirerek yorumlamıştır. Değiştirilen kıtanın orijinal hali şu şekildedir:

Kendüzünde buldu bulan,
Bulmadı taşrada kalan,
Müminin kalbinde olan,
İman nedir şimdi bildim.

Say, bu dizeleri şu şekilde yeniden yazmıştır:

Kendisinde buldu bulan,
Bulmadı taşrada kalan,
Canların kalbinde olan,
İnanç nedir şimdi bildim.

Muhyiddin Abdal’ın şiirlerinde insan, hem Tanrı’nın tecellisi hem de evrenin bir özü olarak tanımlanır. Tasavvufun temel ilkelerinden biri olan “kendini bilme” fikri, onun eserlerinde sıkça vurgulanır. Bu bağlamda, “İnsan İnsan” şiiri de insanın kendi iç dünyasında Tanrı’yı ve evrensel hakikati bulabileceği fikrini işler. Şiir, bir yandan insanın derinlerde saklı hakikatine işaret ederken, bir yandan da tasavvufi bir yolculuğun ipuçlarını sunuyor.

Muhyiddin Abdal’ın “İnsan İnsan” şiiri, yüzyıllar öncesinden günümüze ulaşan güçlü bir ses olarak Fazıl Say’ın bestesiyle yeniden hayat buldu. İnsan ruhunun özüne ve hakikatine dair derin sorgulamalar barındıran bu şiir, Say’ın müzikal dokunuşuyla evrensel bir mesaj haline geldi. Hem halk edebiyatının hem de çağdaş müziğin güzel bir sentezi olan bu eseri ben de çok beğendim.

Şiirin tamamının aslını ve yorumlanmış halini aşağıda bulabilirsiniz.

ŞİİRİN ASLIYORUMLANMIŞ HALİ
İnsan insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim
Can can deyu söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim
İnsan insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim
Can can diye söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim
Kendüzünde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan
Müminin kalbinde olan
İman nedir şimdi bildim
Kendi özünde buldu bulan
Bulmadı dışarıda kalan
İnananın kalbinde olan
İnanç nedir şimdi bildim
Takvâ ehlinin sattığı
Müminlerin ok attığı
Münkirlerin şekk ettiği
Güman nedir şimdi bildim
Günahtan kaçınanların sattığı
İnananların peşinden koştuğu
İnkar edenlerin şüphe ettiği
İnanç nedir şimdi bildim
Bir kılı kırk yardıkları
Birin köprü kurdukları
Erenler gösterdikleri
Erkân nedir şimdi bildim
Bir kılı kırk yardıkları
Bir köprü kurdukları
Ermiş olarak gösterdikleri
Büyük insanlar nedir şimdi bildim
Sıfât ile zât olmuşum
Kadr ile berât olmuşum
Hak ile vuslat olmuşum
Mihman nedir şimdi bildim
Sıfat sayesinde saygı değer olmuşum
Rütbe ile cehennemden kurtulmuşum
Hak sevgisine kavuşmuşum
Misafir nedir şimdi bildim
Muhyiddin eder Hak kadir
Görünür her şeyde hâzır
Ayan nedir pinhan nedir
Nişan nedir şimdi bildim
Muhyiddin eder Hak güçlüdür
Görünür her şeyde meydandadır
Açık nedir gizli nedir
İz nedir şimdi bildim

0 Yorum

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir