Organizasyonel Yapı ve Uyumlanma Mekanizmaları

14 Kasım 2021
Okuma süresi 2 dk

Organizasyonel yapı, işleri gruplandırmak, iş gruplarını yapacak roller yaratmak, insanları bu rollere yerleştirip koordine etmek için oluşturulan bir sistemdir. Yapı kaynakların hangi faaliyetlere odaklanacağını belirler, insanların birbiri ile çalışma şekillerini etkiler, iş süreçlerini ve zaman içinde bir arada çalışmaktan kaynaklı olarak gelişen gayri-resmi ilişki ağını şekillendirir. Organizasyonel yapı tasarlanırken stratejik hedefler ve yapılacak işler ana girdi olmalı, her hedefe ve kritik işe odaklanmış yeterli kaynak olduğu, hedeflere ve işe uygun bir yapı kurulduğu garanti altına alınmalıdır.

Organizasyon büyüdükçe uzmanlaşma ihtiyacı artar ve işler gittikçe daha fazla bölünür, farklılaşır ve ayrışır. Ayrışma arttıkça, bireylerin aynı anda yaptıkları işleri uyumlandırıp birlikte hareket etmeleri zorlaşır. Bu da daha fazla koordinasyon ve entegrasyon için baskı oluşturur. Bu baskıyla başa çıkmanın yaygın bir yolu hiyerarşi (yönetim grubu) oluşturmaktır. Hiyerarşi, bazı işleri birleştirip birilerine o işlerde çalışanların performansını yönlendirme ve kontrol etme yetkisini verir. Bu sayede o işler arasında bir bağ kurulur ve uyumlanmanın sağlanması hedeflenir. Bununla birlikte, işlerin birleşip yönetim grubunun ortaya çıkması da başlı başına ek bir ayrışma yaratır.

Organizasyon büyüdüğü süre boyunca, bir ayrışma ve birleşme döngüsü yaşar. Zaman içinde hiyerarşi oluşturmak uyumlu birliktelik sağlamak için yeterli gelmez. Bazı kritik işlerde tüm sorumluluğu uyumlanmayı sağlamak olan roller ortaya çıkmaya başlar. Kurallar, standartlar, prosedürler, sistemler, planlar ve zaman çizelgeleri de önemli uyumlanma araçlarıdır. Bunların kullanımı da artar. Ama bu uyumlanma mekanizmaları da organizasyonu bir boyuta kadar idare eder.

Hiçbir mekanizmanın tüm organizasyon boyunca bazı kritik görevlerin uyumlu birlikteliğini sağlayamadığı devasa ve karmaşık bir yapı oluştuğunda “otonomluk” gündeme gelir. Bu organizasyon içinde koordinasyon ve entegrasyon ihtiyacı yaratan farklılaşma koşullarının tersine çevrilmesi ve böylece ortaya çıkan organizasyonun daha az koordinasyon gerektirmesi anlamına gelir. Otonomluğun arttırılması sürecinde, yönetimin sorumlulukları azaltılır ve organizasyonun alt parçalarının kendi kendilerini yönetmesi prensibi benimsenir. Ayrışma ve bütünleşme seviyesi ne olursa olsun, organizasyonel yapının net olması ve hesap verilebilirliği sağlaması çok önemlidir.

Kontrol Listesi

Aşağıdaki maddelerin çoğuna çek atabiliyorsanız, organizasyonel yapıyı ve uyumlanma mekanizmalarını etkili yönetme noktasında başarılısınız demektir.

  • Organizasyonel yapı stratejik planı destekleyecek şekilde tasarlanmıştır.
  • Organizasyonel yapı ve bünyesindeki önemli roller net bir şekilde tanımlanmıştır.
  • Organizasyondaki roller hesap verilebilirliği sağlayacak şekilde belirgin hedeflere ve sorumluluklara sahiptir
  • Yapı ve roller yeterli sıklıkta gözden geçirilir.
  • Birbiri ile uyumlu bir şekilde çalışması gereken farklı birimleri / ekipleri / kişileri yeterli derecede entegre edecek mekanizmalar tanımlanmıştır.
  • Çalışanların iş yapış şekillerini yönlendirmek amacıyla standard operasyonel sistemler, politikalar, prosedürler ve planlar kullanılır
  • Çalışanların uygun olmayan davranışlarda bulunmasını önlemek amacıyla sistemler, politikalar ve prosedürler mevcuttur

0 Yorum

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir